4 Ağustos 2011 Perşembe

VAZGEÇTİĞİM KELİMELER . . .

Kelimelerin büyüsüyle yaşarım ben.
Tutunup tutunup onlara, onlarla yürürüm ben.
Yürekten bağlı olduklarım var.
Ölene kadar benimle kalacak olanlar var.
Ama artık müsade etmek istediklerime "güle güle" demek kararı verdim.
"Sandım" ve "Umdum" kelimelerime fena halde tutunmuştum.
Yazık ki en çok da bu kelimelerle toslayıp durmuşum.
Durmak yok, yola devam ya hani !
Ben de kendime ister istemez yeni bir yol buldum.
Sanmadan yaşayacağım bundan böyle.
Sanıp da yanıldığım çok hikaye var bende.
Ummayacağımda aynen öyle.
Umduğum gibi değilmiş genelde : (
Benim miş diye sandıklarım, öyle olduklarını umduklarım benim koca hayallerimmiş meğerse.
Dünyamı görünmez bir hayal sandalıyla dolaşmak ruhumu sarmış.
Çoktandır indim o sandaldan.
Çıkarınca kelimeleri lügatımdan.
Ağırlık yaparmış bende, ruhum kurtuldu ağırlığından.
Tüy gibi kaldım uçsuz bucaksız hayali denizin orta yerinde.
Kıyıya geldiğimde,
SANMAK yoktu, UMMAK yoktu.
Herşeyi bekleyip görmek, en doğrusu buydu.
Plan yapmamak en sevdiğim planım oldu.
Bu kelimeler benim için birer turşu oldu.
Misafir umduğunu yermiş ya hani, ikisini de yedim afiyetle : )
Gittiler böylece bilinmeze.
Onlar gidince ben karşılaştım her türlü gerçekle.
Yeni bir kelime de bulmak gerekirse "umursamazım çok" son günlerde.
İtiraf edeyim Çok İYİYİZ Biz Böyle.
Buyurun bekleriz sizi de yeni halimizle.

ANNE'me . . .

Sevdiğim ve seçtiğim çok kişi için yazmışım bugüne kadar.
İçimden geldiği gibi olmuş tüm yazılar.
Onlar benim için uzakta olanlar.
Hislerimi yazmasaydım eğer hiç bir zaman bilemeyecek olanlar.
Ya yakınım da olanlar.
Her sabah bana gülümsemiş olanlar.
Her akşam kapının önünde önce mis yemek kokusu, kapı açıldığında ise içime dolan misss anne kokusu.
Kaplar içimi kokusu ama biliyor mu ona hissettiğim duygumu ?
Ne de olsa çok seviyorum onu, ama çok gösteremiyorum doğrusu.
Yemek saati bizim için de asitli bir içecek reklamının sloganındaki gibi"sofra ailenin kalbi" gibidir durumlarıyla atarken diğer birlikte geçirebileceğimiz saatlerde zaman duruyor mu?
Diğer saatlerde sohbetlerin susması DOĞRU mu?
Ne yani diğer saatlerin kalbi yok mu?
Varsa eğer niye durdu?
Ben söyleyeyim niye durdu?
Ben susunca benim yerimi FatmaGüL, CemiLe-ALi Kaptan ve Hürrem doldurdu.
Annem suskunluğunu onlarla bozdu.
Evimizin duvarları annemle dost oldu : (
Ben susmayı seçince annemle konuşacağım, kıymetini o gittikten sonra daha çok anlayacağım o eşsiz an'ların yerini lanet olası pc doldurdu.
Facebook kaçıyor muydu.
Herkese laf yetiştirmek oh ne ala, ne hoştu?
Keyif bu muydu?
Ahhh yanımdaki soluyordu.
Bana bakıp bakıp bana özlem duyuyordu?
Gözümün içine bakabilmek için aramızda duran bilgisayarın kapağının arkasından kafasını uzattığını bilirim.
Bazen bunu bile yapmasına anlam vermezdim.
Öyle ya ben onu çok severdim.
E soralım o zaman peki, "SeLvi Boylum AL YazmaLım''daki gibi.
Sevgi neydi?
Sevgi emekti.
Sevgi onu hissetmekti.
Sevgi onu hissettirmekti.
Ben en çok annemi severim demek değil, ben en çok annemle geçiririm vaktimi diyebilmekti.
Bunu diyebiliyorsan hayatta geri kalan zaman buyursun sana kalsın o zaman.
İçin rahatsa.
Al doya doya yaşa.
Değilse benim gibi.
Çok geç olmadan.
Aklını başına topla o zaman.
O gittiğinde geri dönmeyecek bir daha.
Filmlerdeki gibi çok özlerim yine geri gelir diye bir final yok.
Ağlamak istemiyorsan 2 kat fazla.
Toparla kendini.
Topla tüm sevgini ver ona.
Yumak yumak.
Dolsun içi mutlulukla.
Yeter ki içi kof "seni çok seviyorum anne" deme ona.
Ne mi alacaksın "anneler gününde" ona.
E aldın ya işte , baksana yüzüne.
Kırmızı kalpler çizilmiş gibi.
Parıldıyor sevginle.
Artık benim evimin kalbi atıyor.
Siz de durum ne, sizin ki ne alemde?..