1 Mart 2012 Perşembe

. . . S ı R . . . S ı R . . . S ı R . . . S ı R . . . S ı R . . .


Sır kelimesinde aklıma nedense hep Nermin BEZMEN'in ünlü romanındaki Hüma gelir.
Okuyanlar bilirler ki 90 yaşlarındaki Hüma hepimizin çözmesi için sır'lar bırakır hem çocuklarına, hem torunlarına hem de biz okuyuculara.
İnci gibi sır'lar sonra dizilip bir kolye olup; takılır hem boynumuza, hem de kulağımıza.
Kitabı okumam 2 gece sürdü.
Bitirince Hüma'nın sır'ları değil, benimkiler beynimi yedi.
aaa DinçeL'in sır'ları da varmış demeyin, bence sizlerin de vardır eminim.
Küçük sır'lar-büyük sır'lar.
Kendimize sakladığımız baklalar.
Ne zamandır ağzımızın altında saklıyorduk kim bilir.
Ama kalmasın orada daha fazla.
Ben Hüma'dan başka bir yol izledim tam bu esnada.
Sır gecesi düzenledim evde.
Kitaptaki gibi günlüğüme kilitler vurup ölümümden sonra açılsın istemedim.
Hem çok da değildiler benimkiler.
Üstelik onun ki gibi büyük şeylerde değildiler.
Söylenmesi kolay oldu.
Duyunca annem pek bir bozuldu.
Ona 2 kere yalan söylemiştim ömrü hayatımda.
1 şeyi de gizlemişim.
39 yıllık ömrüm de aslında ne de çok sevimliyim :)
Masumiyetimi seveyim.
Bağlı kalmışım her kurala, her duruma, her kişiye ve her kanuna.
Sonra birgün delirmek istemişim.
Delir mişim......
Gerisini mi dediniz ?
Gerisi annemle benim aram da ''s ı r'' artık söyleyemem, lütfen gücenmeyin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder