25 Kasım 2010 Perşembe

37 Yaş'a Veda : )

02.12.2009
Yaptı beni 39 diyeceğim uysun diye ama yok yaptı beni 37...Uyuz : )
Annemin söylemesine göre sabah doğmuşum, annemden öte bir bilgi bulamayacağım için bu bilgiye sadık durumum.
37 yaşın ilk sabahı ise çok ama çok mutluyum.
Nöbetten çıkmışım, karnımdaki kelebeklerle konuşuyorum.
Uzak bir yerden gelen biriyle sarhoşum.
Gün içinde gelen telefonlarla ve facebook'daki bir dolu mesajla sanırım artık yukarılarda yaşıyorum.
Aile sevgisi ise başucu yine, her zaman önde : )
Doğumuma övgüler beni mest etmekte.
E itirazım yok tabi ki, "iyi ki doğdum" yani, bence de öyle : )
Bu kadar mutluluk uğrarsa bir insana ne olur, o insan bu durumu "sonsuz" bulur.
Umut onun yol arkadaşı olur.
Mutlu son kapıda der durur.
Aaaaa üzgünüm ama istisna bir durum olur.
Herşey puffff olur.
İşte yazı yeni başlıyor : )
37 yaş'a gelmiş olmanın en güzel durumu da, artık bu durumlara hazırlıklı bir insan olmuş olmak olur.
Bir insan 37 yaşına kolay gelmediği için öğrendikleri de boyunu aşmış olur.
Yani öyle beklenildiği üzere offf, pofff, pufff yazısı yazamadığım için çok üzgünüm ama bende durum budur.
Az önce yine dinlediğim Nil'in neşeli şarkısı eşlik etsin bana yazımın geri kalan bu kısmında.
"KENDİMİ BUNLAR İÇİN Mİ YORUCAM BEN, KALBİMİ BUNLAR İÇİN Mİ KIRICAM BEN"
E bence de öyle.
Tam bir felsefe bu cümle bana göre.
Bu yüzdendir ki öpüp koyuyorum başımın üstüne.
Kolay öğrenmiyor insan kendini bu kadar çok sevmeyi.
Kolay öğrenmiyor insan; sana layık olmayana hemen oracıkta güle güle demeyi, hatta onu bile dememeyi (!)
Kolay öğrenmiyor insan; yeniden önüne bakabilmeyi.
Yaşamın sihrinin kendi devam eden yaşamına sarılmakta saklı olduğunu kolay öğrenmiyor insan çünki.
Ha şunu da erken öğretmeliymiş aslında yaşam insana;
"Kulağının dibine kadar söylenirmiş de bazı şeyler, ben duymaz mışım; şimdi gerçekten DUYMAYI öğrendim, diğer durumda ben temiz, saf giysiler giydirir mişim karşımdakilere eğri dikmeyi bilmez terzi halimle, sanırım da bu yüzden görmez olur, lal olur, sağır olur muşum, e ne oldu şimdi, karşımdaki karşımda çıplak kaldı, ben yine bildiğim en pak entarimin içindeyim : )
Bu bilgiye ulaşmak  ise 37 yaşın marifeti olacakmış demek.
E ne diyeyim iyi ki geldim ben bu yaşa.
Bu yaşımda öğrendiklerim de yine ödül bana.
Yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duyamam ben, onlara saygım her daim olacak elbet; ama ben yine de Nil’in bu eğlenceli şarkısı için facebook'da yazdığım Dinçel notumu da ekleyeyim yazımın burasına : )
Aynen şöyle yazmışım yakın bir tarihte;
Bu şarkıyı hayatımda ilk defa paylaşım haline getirmemin sebebi bir kitapçıya yürürken duyduğum ve beni neşelendirmesine sebep olan müziği, ruhu ve lezzetidir, üşenmeden sözlerini merak ettim, Allah'tan felsefesini çoktan var etmişim de hayatımda; zira "Kendimi bunlar için mi yorucammm" cümlesini şarkı olarak değil de hayat kurtarıcı cümle olarak keşfim bana çok şey katmıştır kendi hayatımda nitekim...
Gelelim "ben seni kopardım attım, kendimi toparlıyorum" cümlesine; e bence şahane : ) kopardığın şey için üzülme, onu kopardıysan bakma artık ardına, buyur toparla bi zahmet kendini, uğra kendi alayına; şarkıda geçen Kötü Kedi Şerafettin'le ise hepimiz bir yerlerde karşılaş mışızdır bence, canımız ve ciğerimiz kalamamalarının sebebi ise kötü bir kedi olmalarındandır herhalde, yoksa başka daha ne?...
Ama onlarada söylenecek söz ne var ki yine de ;
Kalbimi bunlar için mi yorucam beeee olurdu herhalde di mi?
Budur benim 37 yaş olgunluğum.
Bu olmasaydı eğer nasıl mutlu geçerdi gelen diğer günler.
En güzeli de benim oğlum artık gördüğünü okuyabilen bir çocuktur.
Annesi ona bakıp hayatında olmasına şükredip durur.
Yeni haberler, yeni durumlar, aile ve dostlar,
DinçeL 37 yaş'a da yine zenginlikle damgasını vurmuştur : )
Hal böyle olunca da; yazılır pek muhterem 37 yaş'a veda, en Ala'sıyla : )
Ama birşey daha var ki teşekkür etmek isterim beni bu kadar büyütmüş olan diğer yaş'larıma da : )

22 Kasım 2010 Pazartesi

B A Y R A M T A T İ L İ hakkında : )





Tatildi bir kere.
İsmi bile yeterdi beni deli etmeye : )
Delirdim de.
Bayıldım 9 günün hayatıma "tatil" olarak "save" edilmesine.
Nice kayıtlar bekliyorum hayattan her daim böyle.
Bunun için hiç sebep kalmasa, kendimi deli bile ilan ederim seve seve.
Olsun adı "Deli Bayramı"
Kutlarım ben onu her haliyle : )
Şarkılarda söylediğine bakmayın siz,
''Hiç bir zaman hayat bayram olmadı ya da her an nefes alışımız bayramdı'' diye.
Benim için bayram; tatil olmakla aynı kıvamdaydı : )
Iıııımmmm nasıl desem Dr.Ouetker'in şelale kıvamındaki çikolata sosu gibi.
Aksın her yerime tatil...
Aksın tatil sayesinde her yere bendeniz : )
Ooooohhhhh ben ve keyfimiz, süperiz . . .
Ağbim gelmişti bize.
E bayram daha bir bayram oldu gelişiyle . . . 
Sevgili Kardeş. . .
Hoşgeldiniz: )
Gelişinizle her yeri yine bayramlara çevirdiniz. . . 
Sizi Seviyorum tatil ve kardeş dünyası . . .
Bana yaşattığınız mutluluğa her daim talibim bendeniz : )

N o t : Ne kafiyeli bir yazı oldu bu, okurken kaldım nefes nefese, e ağbiye kıyak çekmek var ziyadesiyle : )

11 Kasım 2010 Perşembe

K E L İ M E L E R . . .

Kelimeler beni çoğaltır.
Ya da öyledir çoğu zaman.
Söylerim, ikna ederim, yazarım, etkilerim, o deliğe girerim.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırdı ya hani bir özlü sözde, bu sözde ben deliklerden içerilere girerim kelimelerimle...
Böyle bir etkisi var kelimelerin üzerimde.
Etkilerimi bulaştırırım her bir kişiye.
Ama ama bazen öyle şeyler oluyor ki, aynı kelimeler bir deliğin içine kapatılsın da orada saklansın, orada kaybolsun diye hüzünlerime de dönüşebiliyor.
Çıkıyorlar ağzımdan birer birer, aynı kelimeler beni bir sakar yapıyor.
Kelime sakarı oluyorum o anda.
Onlar bir anda çıkıyorlar ağzımdan ve bir daha geri alınamıyorlar.
Ustaca kullanırdım ya onları, niyetimde kimseyi üzmeden kırıp dökmeden söylenen kelime dizinleri benden çıktığında karşımdakinin beyninde save edilir, geri dönüşsüz bir yere gönderildiğinde benim pişmanlıklarım da yer bulur kendine bir yerlerde, belki de en çok da tepelerde : (
Hal böyle olunca kelimelere sığınmak isterim yine de.
Özürler bin kere edilir.
Pişmanlığım ezilir.
Yok bence kelimelerime biber sürülmelidir.
Bunu bir daha yapmamak bana öğretilmelidir.
Kırdım bugün bir dostumu.
En iyi niyetimle hem de.
Cehenneme giden yol yine iyi niyet taşlarıyla örülüydü işte.
Oysa bilmem gerekli ki ağzından laf çıkaranların düşünmesi, tartması, yutması gerekirdi.
Bu bende hep böyleydi.
Ama insanım ya, şaştım ve beştim herhalde.
İnsanoğlu şaşar ve beşer kuralına uydum bende.
Yüreğimdeki iyi niyetlerimle kabul eder misin beni yeryüzü cennetine yine de . . .

KOMİK ŞEYLER : )

Yıllardır beklediğim an nihayet gerçekleşti.
Kayra bana "ne kadar komik bir annesin" dedi.
Bu bana bir değil birkaç ritm birden verdi.
Ne zaman diyecek diyordum.
Beni her anneden ayırsın istiyordum.
Her anne muhteşemdir ama komik olanı çok yok piyasada : )
Deli olanı da : )
E benim de hünerim bu.
Tamam diğer anneler gibi yok bende öyle pastalı börekli maharetler ama,
E bende de onlarda olmayan komiklikler var, yaaaaa : )
Deli gibi gülüyoruz Kayra'yla herşeye.
Bu durum bence kesinlikle şahane.
Komik olmalı bence biraz her insan.
Her insan olur anne, baba, en has evlat.
Ama bunlar rutin durumlar.
Bana komik olanlarından gerek.
Gülmek gerek.
Kıpırdamak-kıpırdanmak gerek.
Hayat yeteri kadar yorucu.
Yapmıyor bizi bunlar doyumlu.
Gülünce herşey geçiyor teğet.....Öğğğğkkk (teğet kelimesine var mı yakın bir kelime, bir eş)
Her neyse diyeceğim şudur ki,
Kayra beni komik buldu.
Yaşasın nihayet benim farkımı buldu.
Yaşamımın anlamı buydu.
Kayra'ya katacağım en önemli şey de zaten şuydu : )
Komik ol, ama komik durumlara düşme.
Hep gül ama, kimseye kendini güldürme,
Herkesle gül ama kimseye gülme.
Gülmek değerlidir ama onu değeriyle yaşamayı bil.
Ölçünü bil.
Sevmeyi bil.
Ve umarım bu paket program sana mutluluklar getirir.
Dilerim hikayen güzel olur oğul.
Dilerim en çok da komik olur :)
Dilerim öyle olur : )

9 Kasım 2010 Salı

M A S K E . . .


Vardır evim de maskelerim.
Renk renk ve çeşit çeşit.
Evimde olmalarının sebebini ise bir ben bilirim.
Eskiden çokça takardım onları yüzüme.
Gülümser dururlardı her şeye (!)
Gülümsemezdim içimden aslında ben her şeye.
Öyle görünmek isterdim.
Yok ama çoğu kez öyle değildim.
Çoğu kez üzgün gezerdim.
Bu oyundan sıkılınca, fırlattım onları bir gün bir kenara.
Takmamaya karar verdim bu fırsatta.
Birer birer evimde olmalarının sebebini kimse bilmez ama,
Bu evdeki insanların yüzünde maske yok demektir aslında.

"Bu evde maskeler sadece bu tahta yüzlerde, onlar sahte, ama evin içindekilerde yok böyle bir hadise" demektir bu aslında : )

İşte budur evimdeki maskelerin sırrı.
Takmıyorum yüzüme ben artık onları.
Onlar sadece duvarlarda, bizim evde.
E buyurun o zaman Dinçel 'in "gerçek" evine : )
Bahse girerim gördüğünüz her şey aynen gerçek öyle.
Sade ve sadece : )

KRAL ÇIPLAK ! . . .

Ne çok insan sığdır mışım hayatıma, ne de çok insanın sığmışım hayatına.
En çok da böyle olanlarını sevmemişimdir.
Kral zannetmişlerdir kendilerini, kral zannettirmiştir etrafındakiler de.
Giyiniksiz çıplak vücutlarıyla dolaşırken yol da böbürlene böbürlene (!) yanındakiler de en çok övgüler yağdırır olmuştur boyalı (!) giysilerine.
Bense çok kralın (!)  karşısına dikildim,  biliyor musun sen çıplaksın dedim, yalansın üstelik, bunu sende biliyorsun, seni yalanlığınla ve ziyanlığınla taşıyanlarda senin kadar karakter yoksullarıdır dedim.
Ben öyle dediğim için de; hiç bir kral da sevmemiştir beni ömrümce.
Hahhh : )
Çok da umurumda...
Asıl gurur bu sevgisizlik bana.
Varsın kral ve kralcılar sevmesinler beni, ben seviyorum ya kendimi o yeter bana.
Ama şunu da biliyorum ki, karşısına dikildiğim her kral da gece olup da, günün sonunda yatağına vardığında hiç de günde ki gibi güçlü sığamamıştır yatağına.
İşte ben bu durumu hep sevmişimdir.
ÇIPLAKSIN KRAL ÇIPLAK, ÜSTELİK NANİK NANİK : )
Duymuştur sesimi eminim, irkilmiştir nitekim...

8 Kasım 2010 Pazartesi

EN SEVDİKLERİM : HATALARIM : )

38 yıldır karşıma çıkan her insanın kabusuydu.
Benimse en çok tutunduğumdu.
Bayılırım hata yapmaya (!)
Kendime hatalar katmaya.
Öyle bilinçli bir şekilde değil de, ben onları inandığım için yaşarım, hata olduklarını sonradan anlarım.
Ah benim sevdalı başım : )
Az mı hata yaptım 38 yılımda.
İrili-ufaklı.
Ama bıkmadan usanmadan daha da yapmaya toleranslı : )
Korkmadan ve yılmadan...
Ama masumca.
En çokda dedim ya inancımla.
Onları yaparken hata olduklarını anlamadan.
Anladığımda ise karalar bağlamadan, sarıldım ben hep onlara.
"Hoşgeldiniz dedim yuvama"
İçime attım, konuştum onlarla.
Ne işiniz vardı yanımda, yamacımda.
"UĞRADIK Sana"
Cevap buydu her defasında.
Bana öğretmek için, beni büyütmek için, beni tutup çoğaltmak için uğrarlarmış bana.
Öyle olmasa;
Bu kadar yol alabilir miydim acaba hayatta ?
Suya sabuna dokunmadan, etliye sütlüye karışmadan sakin ve durul yaşamak da vardı seçenekler içinde ama o hayatın içinde var olmakta bana yakışmazdı galiba.
Olgunlaşmak için gerekliydi.
Uslanmak için de öyle.
Sağlam olmam için gelmişlerdi, işte bu yüzden de Hoş gelmişlerdi : )

Hatalarıma Not : Üzgünüm ki karşıma 1 kere çıkarabiliyorum sizi, sanırım işin özütü bu, sırrı bu, ikinci kez karşılaşsaydık eğer bunca sene sizlerle, sanırım bu defa ahmaklığımı yazardım cümlelerime, işte bu yüzdendir ki seviyorum ben; hem sizi, hem de beni : )
Nasıl ama kavrayabil miş miyim sizleri ? . .

4 Kasım 2010 Perşembe

S İ H İ R . . .

Sihir kelimesi bana göre dünyanın en sihirli kelimesidir.
Bence sihir insanın sihir kelimesi karşısında beyninin yarattığı bir düzmecedir.
Önünde Sihirli yazan ürünlerle karşılaştığınızda neler geçirirsiniz beyninizden o anda.
Ben bu hadiseyi en son sihirli bir elmayı ısırdığımda yaşadım.
Sihirli elmaydı adı.
5 liraydı fiyatı.
Üzerinde bir kürenin içinden çıkmış gibi sihirli minik resimler vardı.
Aldandım tabi ki hemen sihrine.
Sandım ki sihirler bulaşacak her bir yanıma, her ısırığımda.
Yok aslında böyle bir hadise.
Bakın bakalım sihirli el bezlerine ve temizlik malzemelerine.
Çıkmaz denen tüm lekeleri çıkarır ya onlar.
Yok kardeşim bakkal amcadan aldığın adı hiç duyulmamış sihirsizi de aynısını yapar.
Sihirler ötesi bir durum bu kesinlikle.
Adında sihir varsa beklentiler göklerde.
Sihir aslında beynimizde.
Beynimiz diyorum ya her yazımda müthiş övgülerle.
Sahi bu koca cüssemizin üstündeki küçücük ufacık şey gerçekten de içi dolu turşucuk değil ki herşeye yetiyor büyük bir bilgelikle.
E sihir konusu da gider artık çöpe bence beynimiz sayesinde.
N O T : Bu yazıdan çıkarılacak sonuç; üzerinde "Sihir'li" yazan hiçbir şeyi satın almamanız gerektiğidir, çünkü bu tüketimin en şahane ve delice bir şekilde yapılması için sistemin bir düzmecesidir, üstelik bedava bir durum da değildir, aynı paraya 2 kilo elma alacakken, sadece 1 sihirli (!) elmayı ısırmak bence içler acısı bir nihayettir.
Bunun gibi daha nice hikayem var anlatmak üzere.
Her neyse sihirsiz günlerde görüşmek üzere.
Ne dersiniz belki de sihir bunu bilmekte ? . . .

Yazarın Okuyucularına Son Notu : ) Ha bu arada bu yazıyı niye mi yazdım, çünkü bu sihirlerden bıktım usandım, aldandım, sizde aldanmayın diye yazdım : )

Hadi ama ben kaçtım . . .

O HAYATIMA GİRDİĞİNDEN BERİ : )

Evet O hayatıma girdiğinden beri uğramaz olmuşum buralara...
Yazmaz olmuşum.
İstesemde gelmez olmuşum Dinçel'in Yerine...
Niyetlerim hep buyursun gelsin Dinçel yerine ama nerdeee!!!
Amma velakin, itiraz ediyorum, avaz avaz bağırıyorum var gücümle.
Bu olmaz böyle diye : )

Daha önce tanımıyordum onu..
Gelecekti birgün biliyorum, bekliyordum konusunu.
Bilirler onu daha önce görenler.
Nasıl da eziyetliler : (
Organize olup üstüme üstüme geldikçe Talat ve ekibi.
Ben pek bir sindim, giydim tırsık elbisemi.
Neyse ki tüy gibi hafifledim şu son günlerde.
Ela ve Lale...
Olabilirdi yanlarında Afife JaLe de..
Ama yok Atilla ve Onat eklendi bu zincire.
Dahası var, An-ne ve Ni-ne.
Geliyorlar üzerime üzerime.
Pes edecek değilim.
Değiliz elbette.
Ama hepsi birden kısa bir süre hayattan elimi eteğimi çektirdiler.
E kim mi bunlar?
Milli Eğitimin yeni Cin Ali'si-Cin Perileri.
Pek bir cici bicileR.(!)
Ela-Lale-Atilla...
Onat ta bizde, oh be yaaa : (
Yani diyeceğim şudur ki.
Son günlerde ki durumlar bizde budur : )
Dolayısıyle ;
İzin vermiştim kendime...
Neyse ki geldim yine kendi yerime : )
Görüşmek üzere . . .

Ahhh işte bu da resimleri...
Onlar her yerde el ele : )
Biz düşelim eziyetine...
Yok öyLe : )