5 Ekim 2010 Salı

YE, DUA ET, SEV !...

Bu benim okuduğum son kitabın adı.
Kitabın yazarı kitabın aynı zamanda esas kahramanı.
Kadını.
Başka bir kadını ilave etmek istermiyiz, eğer istersen seni, beni, ve diğer kadınları gösterebiliriz.
Ama bunu yapabilmemiz için, bunu hak etmek için tıpkı Liz gibi, keşfetmemiz gerekiyor, silkelenip,yenilenmemiz gerekiyor.
Kendimden çok benzer yerler buldum Liz'in hayatının kitabında.
Evlenmiş(aynı), mutsuz olmuş(aynı),bu mutsuzluğu sonlandırmaya karar vermiş(benim ki daha uzun bir süreç ama ver mişiz ikimizde bu kararı nihayetinde, tebrikler ikimize de....her neyse bu da aynı :) sonra Liz yeniden aşık olmuş,tutulmuş,med-cezir'li bir ilişki yaşamış,sonunda da salya sümük olmuş, dağılmış,derbeder olmuş.(farklı)
Liz bu yeni mutsuzluğunda almış başını önce gitmiş Bali'ye, sonra uğramış İtalya'ya, daha sonra ise dua etmek, arınmak için rota Hindistan'da bir Aşram'a, sonraki durak ise yine Bali'ye dönüp 7. kuşak bir şifacının yanına.
Yani ama birini unutmak için, yeniden değişim için, biraz cesaret için ne gerek var dünyayı dolaşmaya.
İkimizin farklılığı burada.
Benim de geldi başıma.
Eski eşimden sonra bende kattım birini hayatıma.
Yalan değil birkaç gün ağladım.
Ama ben bitmesine değil, biterken ki saygısızlığa ağladım.
Onu da sanırım bir kaç kez yaptım.
Sonra hemen "kıpırda kızım" düğmeme bastım.
İşaretler aradım.
En iyi işareti "bitmesine" bağladım.
Kendime iyi şeyler hatırlattım.
Böyle gereksizce bittiyse vardır bildiği Allah'ın.
Şükürlere sığındım.
Ben duamı böyle yaptım.
Evet bolca yemek bende yedim.
Şehirlerde gezdim.
Bol kahkaha attım.
Arkadaşlarımı da yanıma kattım.
Hatta gecelere bile aktım.
Sonra döndüm dolandım yine kendimle baş başa kaldım.
Herşeyi ben başardım.
Sevmeyi de-unutmayı da.
Umursamamayı da.
Niye umursayayayım ki,
Ben daha burdayım.
Üzüleyim diye doğmadım.
Buna inanınca insan, şaşılası bir şekilde bin defa daha doğuyor sanki.
Kendisi kocaman oluyor ama her durum ufalıyor sanki.
Bir mucize gibi.
Benim kitaptan farkım bu.
Doğrusu Liz güzel bir kitap yazmış ama uğrasaydı bana, "Herşey senin beyninde derdim ona, bak dünyayı dolaşmadan da yok edebiliyorsun hüznünü oturduğun koltukta."
Hadi gel yer açayım sana da.
Keramet benim koltuğumda değil ama bulaşmak istersen şayet, kendini sevmeyi keşfet : ) gerisi mühim değil" derdim ona...
Birde ne öğrendin diye sorardım ona ?
O bana sorsaydı anlata anlata bitiremezdim.
Yaşantımdan öğrenmek her daim ödül oldu bana.

N O T :  Ha bu arada Liz'in yazdığı gibi yeniden sevmek konusu sanıyorum ki benim içinde "yeniden yapılabilecek bir şey" konusu, kendini seven insan; herkesi yeniden sevmeye inanır da ondan...

Son Söz ; Liz keyifle okudum kesinlikle, sonunda "aynı" olan birşey var ki ikimizde başardık bence, DinçeL ve Liz yöntemleriyle.
Sevgilerimle : )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder