28 Aralık 2010 Salı

AYŞE ARMAN'ın DUBAİ'ye VEDA MEKTUBU HAKKINDA : )


Bilirsiniz hani bayırılım ben bu kadına.
Yine öyle bir durum var aramızda.
Yazı hakkında yazmadan önce fotoğrafları kesinlikle şahane.
Söylemesem ona haksızlık ederim herhalde.
Uzun upuzun bir veda mektubu yazmış ARMAN Dubai'ye ve orada tanıdığı herkese.
Özeti bu.
"Yüreğinin götürdüğü yere gitmiş olması" olmuş en büyük mutluluğu.
Olmadan önce o da tırsmış senin gibi, benim gibi, herkes gibi.
Hani devasa yaparız ya karşımızdakileri.
Yok öyle değilmiş oda bizim gibiymiş.
O da öyle korkulara bandırmış ki  kendini; ııııımmmm galeta ununa batırılmış bir nugget gibi : )
Diyor ki yazının bir yerinde;
Ve sonra... O güzel bakan adam çıktı karşıma, sevgilim. Onun peşinden geldim bu şehre. Siz aldanmayın öyle “cool” durabildiğime, “Ha İstanbul ha Dubai ne fark eder ki” diyebildiğime... Üç buçuk atıyordum korkudan! Bir de, Hıncal Uluç’un uyarıları: “Ayşe bitti! Uzaktan kumanda gazetecilik olur mu?” ıtiraf edeyim çöktüm, kendi kendime “Bu kadarmış, buraya kadarmış!” dedim.
Buraya kadar değil miş ki işte; bu yazı yazılıyor hem on'ca  ve de hem ben'ce.
Bir sürü insani şey yakaladım ben bu cümlede.
1-Bence insan "yaşadığı sürece yüreğinin götürdüğü bir yere bir kere bile olsa gidebilmeli"
2-Bir sürü insan konuşmuş, hatta konuşmamış burnunu sokmuş her şeye; o korksa da hepsinin karşısında dimdik durmuş, içinden tırsmış olsa bile : )
''E ne olmuş, insanlar hep konuşup durmuş, ama o onlara "rağmen" mutluluğu bulmuş, konuşanlara ne olmuş, hala daha konuşur dururlarmış, durum buymuş.

Buradaki sonuç Charles BUKOWSKİ'ye gidiyor; "İnsanların hakkımda ne düşündüğünü önemsemeyerek, hayatımı 10 yıl uzattım."
Herkesin onun hakkında aldığı karara "rağmen"; hem ömrünü uzatmış bence ARMAN; hem mutlu olmuş; hem yapabileceğine inanmış, hem de yapabileceğini görmüş.
Bence şahane : )
Korkmak insani bir duygudur; Ayşe de korksa bile yüreğinin götürdüğü yerde korkusuna değil en çok da kendi bildiğine tutunmuş.
Sonuç ne olmuş; hem kocası olmuş, hem saçları telefon kordonu Alya olmuş, hem ailesini kurmuş, hem de Ayşe  kendini bulmuş, dışındaki şanslı insanlar, Ayşe'nin içindeki o daha güzel insanı çıkarmışlar.
E ne mi olmuş, daha ne olsun, tüm bunların sonunda bu yazı olmuş.
Okurken niye bu kadar keyiflendim sanıyorsunuz, onun öğrendiklerini ben de attım kendim cebime.
Ha bu arada ben neyi mi öğrendim;
Uzun bir cevap vermeme gerek var mı?
Yüreğimin götürdüğü yerlere gitmeye niyetlendim.
Gelir misiniz?
E o halde;
Bence siz de ÖĞRENDİNİZ : )
Belki herkes Dinçel delirmiş der, belki de korkular peşimden gelir, beni takip ederler, belli mi olur; belki de herşey susar, ben de yeni bir yazı yazarım size gittiğim yerden..

Bence böyle olur; sizce?...
SevgilerimLe : )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder