23 Eylül 2010 Perşembe

PAVLOV ' un KÖPEKLERİ . . .


Bilirsiniz işte; Rus fizyolog İvan Pavlov, köpeklere et verirken zil çalınıp da bu tekrarlanınca, zil sesi geldiğinde köpeklerin salyalarının akmaya başladığını kanıtlar, sonrasında ise bir gün Pavlov’un Enstitüsünü su basar,köpeklerin bir kısmı boğulur, bir kısmı da günlerce korkuyla titreşir. Çünkü ölümden zor kurtulmuşlardır.”
Kurtulabilenler tekrar enstitüye toplanır.
Pavlov zil çalar, köpeklerde tık yoktur.
Şu müthiş sonuca varır Pavlov o esnada;
"Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır.”
Ve bence işte son zamanlardaki durumumuzda tam anlamıyla budur.
Bugün Yılmaz ÖZDİL'in müthiş yazısında tasvirlediği gibi her sabah keyifle içtiğim Türk Kahvem gibiydi benim için Bekir COŞKUN.
ÖZDİL'in de yazdığı gibi benim de günümün lezzetiydi.
Onu okurken hazmetmeye çalışırdım memleketi.
Ama artık O yok.
Aldılar köşesini.
Yok belki de köşesini almadılar, aldılar benim sabah keyfimi.
Diyor ya hani ÖZDİL yazısında hedef o değil, sizsiniz diye...
Çok doğru kesinlikle.
Doğru olmasa bu ağır travmalar niye?...
Tepkilerimiz kırılsın, yok olsun diye.
Korkalım, susalım diye.
Et verince salyamız akarken, korku karşısında tepkisiz kalalım diye.
Öğretilen şey bu değil midir aslında...
ŞARTLI REFLEKS,birer Pavlov'un Köpeği yapar hepimizi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder